Türkiye, son yapılan küresel bir anketin sonuçlarına göre, dünyanın en sinirli ülkeleri arasında ikinci sırada yer aldı. Gallup tarafından yapılan bu araştırma, dünya genelinde stres, öfke ve kaygı oranlarını ölçerek insanların ruh hali üzerine kapsamlı bir analiz sundu. Araştırmanın sonuçları, Türkiye'de insanların öfke ve stres düzeylerinin dünya ortalamasının oldukça üzerinde olduğunu ortaya koydu. Özellikle ekonomik zorluklar, yoğun çalışma temposu, sosyal ve politik belirsizliklerin bu sonucu etkilediği belirtiliyor.
Araştırmaya göre, Türkiye'deki katılımcıların büyük bir bölümü günlük yaşamlarında öfke ve sinirlenme durumlarını sıkça yaşadıklarını belirttiler. Katılımcıların yüzde 48’i, son gün içinde öfke veya sinir hali yaşadığını ifade etti. Bu oran, Türkiye’yi dünyanın en sinirli ikinci ülkesi yaparken, birinci sırada ise Irak yer alıyor. Özellikle ekonomik sıkıntılar, yüksek enflasyon oranları, işsizlik ve gündelik yaşamın zorlukları, insanların daha fazla stres ve öfke hissetmesine yol açan başlıca faktörler olarak öne çıkıyor.
Psikologlar, Türkiye'nin bu sıralamadaki konumunu toplumun yaşam koşulları ve psikolojik baskılarla açıklıyor. Uzun çalışma saatleri, ekonomik kaygılar ve belirsizliklerle mücadele eden bireylerin, bu tür duygu durumları içinde sık sık sinirlenme ve öfke yaşadıklarını belirtiyorlar. Özellikle büyük şehirlerde yaşayanların, trafik, yoğun yaşam temposu ve sosyal baskılar nedeniyle daha fazla stres altında olduğu ve bu durumun öfke patlamalarına neden olabileceği vurgulanıyor. Stresin ve öfkenin bu kadar yoğun yaşanması ise fiziksel ve mental sağlığı olumsuz yönde etkileyerek toplum genelinde mutsuzluğu artırabiliyor.
Gallup tarafından yapılan bu anketin bir başka dikkat çeken yanı ise, yalnızca Türkiye'nin değil, birçok ülkenin son yıllarda benzer şekilde artan stres ve öfke oranlarıyla karşı karşıya kalması. Küresel düzeyde yaşanan ekonomik zorluklar, pandemi sonrası belirsizlikler, iş kayıpları ve sosyal izolasyon gibi faktörler, dünyanın genelinde insanların daha sinirli ve huzursuz olmasına yol açıyor. Türkiye’de ise bu durum, ekonomik zorluklar ve yüksek yaşam maliyetleri gibi unsurlarla birleştiğinde daha belirgin bir hale geliyor.
Uzmanlar, öfke ve stres düzeylerini azaltmak için bireysel ve toplumsal düzeyde adımlar atılması gerektiğini vurguluyorlar. Özellikle spor yapmak, sanat etkinliklerine katılmak, doğada vakit geçirmek ve profesyonel destek almak gibi yollar, bireylerin stresle başa çıkmasına yardımcı olabilecek başlıca yöntemler arasında yer alıyor. Ayrıca, toplumdaki ekonomik ve sosyal sorunların çözülmesi, insanların daha sakin ve huzurlu bir yaşam sürmeleri için kritik bir rol oynuyor.
Araştırmanın sonuçları, Türkiye’de bireylerin günlük yaşamlarında daha fazla destek ve psikolojik rahatlama araçlarına ihtiyaç duyduğunu gözler önüne seriyor. Bu veriler, hem hükümet hem de özel sektör tarafından toplumun genel ruh sağlığını iyileştirmek adına atılması gereken adımlar olduğunu da ortaya koyuyor. Uzmanlara göre, bu sorunun üstesinden gelmek, insanların hayat kalitesini artıracak ve toplumsal huzurun sağlanmasına katkıda bulunacaktır.