Titanik, 15 Nisan 1912 tarihinde, suyun derinliklerine gömülen devasa bir gemi olarak tarihe geçti. Bu trajik felaket, art arda birçok kayda değer hikayeye ev sahipliği yaparken, zamanla en çok dikkat çekenlerden biri de Titanik'in en şanssız yolcusu oldu. Bu yolcu, kesinlikle gemide olmaması gereken biriydi, ancak kaderin cilvesiyle, o gece oradaydı. İşte Titanik'in trajedisinin arka planında gizli kalan ve bir tesadüf sonucu yolculuğa çıkan bu kişinin hikayesi.
Titanik, geminin tarihinde en büyük ve en prestijli yolculuklardan bir olarak tasarlanmıştı. 2,224 yolcu ve mürettebatla sefere çıkan bu muazzam gemi, İngiltere'nin Southampton limanından New York’a doğru yola çıkıyordu. Ancak Titanik'in kaderi, çoğu kişinin hayalleriyle örtüşmüyordu. 14 Nisan gece yarısı, buzdağlarıyla karşılaşmasının ardından, Titanik saat 02:20'de suya gömüldü. Bu korkunç feci kazanın ortasında, şanssız yolcunun hikayesi daha da ilginç hale geliyor.
Şanssız yolcumuz, gözhekimliği alanında yaşamını sürdüren ve Titanik’in ilk sınıf yolcularından biri olarak bilet almış olan William Thomas Stead, aslında gemide bulunmaması gereken biriydi. O gün, Stead, başka bir gemide yolculuk etmek üzere plan yapmıştı. Ancak, biletindeki bir değişiklik nedeniyle almış olduğuTitanik bileti, hayatının en büyük yanlışlarından biri haline gelmiştir. Hayatının geri kalanını kaybetmek yerine, belki de yazı tura ile seçtiği bir destinasyona gitmemeyi hayal ederek zamanın kıyısında beklemiştir.
William Thomas Stead, Titanik'te yaşamını kaybeden en önemli figürlerden biri olması nedeniyle, trajedinin getirdiği kayıplara karşı toplumda büyük yankı uyandırdı. Hatta onun hikayesi, sadece bir yolcunun başına gelen talihsiz bir olay değil, aynı zamanda bir insanın kaderle olan mücadelesinin ve onun ötesinde, insanoğlunun boş hayallerinin de bir yansımasıydı. Gerçekte Stead’in hayata dair herhangi bir planı yoktu, zira çalışmalarını sürdürdüğü dergisi ve halk sağlığı üzerine yazdığı makaleler, genç yaşta onu işine odaklanmaya itiyordu.
Ancak kader planlarını her zaman olduğu gibi bozmakta tereddüt etmiyordu. Stead'in Titanik macerası, neredeyse her bireyin bildiği veya duyduğu bir trajedi haline geldi. Duygu dolu hikayeler arasında kaybolan bu adam, genç yaşta yazdığı bazı eserlerle insan duygu ve haklarını savunmuş, birçok etkinliğin öncüsü olmayı başarmıştır. Koruyucu bir anlayış ve derin bir sevgiyle insanların yaşamlarını daha iyi hale getirmeye çalışıyordu. Ancak, her türlü plan ve mücadeleye rağmen, nihayetinde bir buzdağı ile karşılaşması ve suya gömülmesi, onun için sonun başlangıcı olarak belirlendi.
Titanik faciası sonrası, Stead’ın hikayesi, çeşitli romanlar, belgeseller ve filmlere konu oldu. Bu trajik olayın arka planında yeralan diğer yolcularla birlikte, William Thomas Stead’in hikayesi; yaşam mücadelesinin, umudun ve tesadüflerin derin anlamını yansıtıyor. Üzerinde titizlikle çalışılmış bu sahneler, kaybettiğimiz her birey için derin bir hüzün oluşturarak günümüz dünyasında hâlâ yankı uyandırıyor. Hayatı boyunca olumlu değişimler yaratmaya çalışan Stead, belki de Titanik ile birlikte ölümsüzleşmiş ve hayatı boyunca yaşadığı tüm çabalar, bu talihsiz yolculuğun gizemli derinliklerinde kaybolup gitmiştir.
Sonuç olarak, Titanik'in en şanssız yolcusu, bir trajedinin tam ortasında, hayatının en büyük hatasını yaptığını bilmeden orada bulunmuştu. Kendi kaderini değiştiremeyen bir insan olarak, tarih sayfalarında yer bulmuş ve unutulmaz bir sembol haline gelmiştir. Titanik faciasının ardında bir dizi soru işareti bırakırken, Stead gibi birçok bireyin yaşadığı hayal kırıklıkları, bu olayı unutulmaz kılmaktadır. Gerçekten de, hayatın en planlı anları, bir anda ortaya çıkan beklenmedik durumlarla değişebilir ve hayatta kalma mücadelesi içinde ki en talihsiz yolcu, birbiri ardına gelen kötülüklere karşı duygularını korumayı başarmıştır.