Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), eğitim-öğretim dönemi boyunca öğrencilerin özürsüz devamsızlık durumunu merak edenler için önemli bir açıklama yaptı. Öğrencilerin eğitim hayatında izlenmesi gereken özürsüz devamsızlık süresi, 10 günü aştığında hangi sonuçlarla karşılaşabileceğine dair net bilgiler paylaşıldı. Özellikle, pandemi döneminden sonra yaşanan uzaktan eğitim sürecinin akabinde, yüz yüze eğitime dönüşle birlikte devamsızlık konusunun önemi daha da artmış durumda. Özellikle velilerin ve öğrencilerin konuyla ilgili soru işaretleri, MEB’in açıklamasıyla büyük ölçüde giderildi. İşte tam olarak bilinmesi gerekenler;
Özürsüz devamsızlık, öğrenci tarafından herhangi bir mazeret sunulmadan, okula gitmeme durumunu ifade eder. Her eğitim-öğretim yılı başında, her okulun belirlediği devamsızlık kurallarına göre belli bir süre boyunca öğrencilerin okula devam etmesi beklenir. Türkiye’deki okullarda genellikle, bir öğrencinin özürsüz olarak okula gitmemesi durumunda, 10 günlük bir süre belirlenmiştir. Bu süre, okuldan okula değişiklik gösterebilse de genel olarak Millî Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenen standartlara dayanır. Eğer bir öğrenci, bu 10 günlük devamsızlık süresini aşarsa, çeşitli yaptırımlarla karşı karşıya kalabilir.
Millî Eğitim Bakanlığı'nın belirlediği kurallara göre, özürsüz devamsızlık süresi 10 günü geçtiğinde öğrenci için bazı yaptırımlar uygulanır. Bu süreçte, ilk olarak aile bilgilendirilir ve başvurular alınır. Karşılaşılan durumun ciddiyeti değerlendirilir. Özellikle, devamsızlığın sebebiyle ilgili olarak aileden ya da öğrenciden daha fazla bilgi talep edilebilir. 10 günden sonra yapılan devamsızlık, öğrencinin not ortalamasını olumsuz etkileyebilir. Bu durum, özellikle imtihan dönemlerinde dahi önemli olmakta ve öğrencilere dezavantaj yaratmaktadır. Ayrıca, devamsızlık süresi 20 gün ve üzerine çıktığında öğrencinin derslere katılımı tamamen kaldırılabilmekte ve öğrencinin kayıt durumu gözden geçirilerek, okul değiştirme veya devamsızlığa bağlı olarak başarısızlık durumu gündeme gelebilir.
Velilerin bu süreçte üzerlerine düşen sorumluluklar da bulunmaktadır. Öğrencilerin okula devam etmemeleri durumunda, özellikle okul yönetimi ile iletişim halinde olmaları, durumu net bir şekilde değerlendirmelerine yardımcı olur. Öğrencilere, devamsızlık sebebinin bildirilmesi ve gerektiğinde resmi belgelerin sunulması süreçlerini anlatmak da önemlidir. Çünkü bu tür durumlarda MEB, devamsızlıkların gerekçelerini ödeme yaparak değerlendirebilir. MEB’in açıklamalarından yola çıkarak, Devamsızlık durumlarının önüne geçilmesi için velilerin öğrencileri sürekli olarak teşvik etmesi, okulun eğitime erişimini sağlaması açısından kritik bir öneme sahiptir.
Özetle, öğrencilerin eğitim hayatındaki özürsüz devamsızlık süresi kritik öneme sahiptir. MEB’in belirttiği gibi, 10 günü aşan devamsızlık durumlarının, öğrencilerin akademik hayatlarına ciddi etkilerde bulunabileceği unutulmamalıdır. Velilerin, öğrencilerin eğitim süreçlerinde aktif rol alarak, hayati bir sorumluluğu yerine getirmeleri teşvik edilmelidir. Eğitimde sürekliliği sağlamak adına, veliler ve öğrenciler arasında sağlıklı bir iletişim kurulması oldukça faydalıdır. Eğitim hayatında başarı ve devamlılık, özveri ve dikkatle mümkün olmaktadır. Dolayısıyla, hem ailelerin hem de öğrencilerin daha fazla duyarlı olmasını sağlamak, eğitim kalitesinin artırılması için büyük önem taşımaktadır.