Son yıllarda Türkiye’nin savunma sanayisinde attığı adımlar, uluslararası arenada büyük bir dikkatle izleniyor. El Cezire’nin derinlemesine analizine göre, Türkiye, savunma stratejisinde bağımsız bir yol çizerek, bölgesel güç dengesini etkileyen bir aktör haline geliyor. Özellikle Suriye, Libya ve Doğu Akdeniz’deki etkisiyle dikkat çeken Türkiye, askeri sanayi alanında kendi kendine yeterlilik hedefi doğrultusunda önemli gelişmeler kaydediyor. Bu bağlamda, El Cezire’nin verilerle desteklediği analiz, Türkiye’nin askeri kapasitesinin ve stratejinin nasıl şekillendiğine dair kapsamlı bir gözlem sunuyor.
El Cezire’nin raporuna göre, Türkiye’nin savunma sanayi, son 15 yılda büyük bir evrim geçirdi. Ülke, 2000’lerin başında dışa bağımlı bir savunma yapısı iken, bugün kendi tasarladığı ve ürettiği silah sistemleri ile bağımsız bir konuma yükselmiştir. Verilere göre, Türkiye’nin askeri harcamaları, 2010’dan bu yana yılda ortalama %10 oranında artış gösterdi. 2021 yılında savunma sanayisine yapılan yatırımlar 10 milyar doları aşarak, dünya genelinde 14. sıraya yükseldi. Bu büyüme, Türkiye’nin hem iç hem de dış pazarlardaki rekabet gücünü artırdığı gibi, uluslararası ilişkilerde de daha bağımsız bir aktör olmaya zemin hazırlıyor.
El Cezire’nin analizinde, Türkiye’nin savunma sanayisindeki başarısının, ülkenin dış politikasına da doğrudan etki ettiği vurgulanıyor. Özellikle İslam işbirliği içerisinde, Türkiye’nin askeri gücü, diğer ülkelerle olan ilişkilerini şekillendirmek ve bölgedeki etkisini artırmak açısından kritik bir rol oynuyor. Türkiye, Libya’da Hafter güçlerine karşı hükümet yanlısı gruplara destek verirken, Suriye’de de çeşitli gruplara askeri yardımda bulunarak, kendi stratejik çıkarlarını korumuş durumda. Bu durum, Türkiye’nin savunma sanayisini sadece bir askeri güç olarak değil, aynı zamanda bir siyasi ve diplomatik araç olarak kullanma isteğini de ortaya koyuyor.
Sonuç olarak, El Cezire’nin Türkiye’nin savunma sanayisindeki bağımsızlık temalı analizi, yalnızca askeri anlamda değil, uluslararası arenadaki diplomatik mücadeleler açısından da önemli ipuçları veriyor. Türkiye’nin bu bağımsız yol haritası, önümüzdeki yıllarda dünya genelinde savunma dinamiklerini nasıl etkileyecek? Bu sorunun yanıtı, hem Türkiye’nin kendi iç politikaları hem de uluslararası kamuoyu tarafından merakla bekleniyor. Türkiye, savunma sanayisinde elde ettiği başarıları artırarak ve stratejik hamleler yaparak, global çapta daha etkili bir aktör olma yolunda hızla ilerliyor.