SON DAKİKA HABERİ: Son günlerin en trajik olaylarından biri olan Ece Gürel'in kaybolması, Türkiye'de geniş yankı uyandırdı. Mimar Ece Gürel, 4 gün boyunca arandıktan sonra Belgrad Ormanı'nda bulundu. Ancak ne yazık ki, hastaneye kaldırılan Gürel, burada hayatını kaybetti. Ece Gürel'in ani ölümü; ailesi, arkadaşları ve mimarlık camiasındaki pek çok kişi için derin bir üzüntü kaynağı oldu. Bu olay, hem kaybolma durumu hem de sağlık sorunları açısından kamuoyunu sarsmış durumda.
Ece Gürel, 1985 yılında İstanbul’da doğmuş, genç yaşta mimarlık alanına ilgi duymaya başlamıştı. 2008 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi'nden mezun olduktan sonra, yurtiçinde ve yurtdışında birçok projeye imza atmıştı. Özellikle sürdürülebilir mimari ve önemli kentsel projelerdeki katkılarıyla tanınan Gürel, iş hayatındaki başarılarıyla gençlerin rol modelinden biri haline gelmişti. 2015 yılında kurmuş olduğu stüdyosu, özellikle yenilikçi tasarımlar ve sosyal projeleriyle dikkatleri üzerine çekmişti. Ece, mimarlığın yanında sosyal sorumluluk projelerine de katılarak, çevre duyarlılığı konusunda farkındalık yaratmayı amaçlayan birçok etkinlikte yer aldı. Eğitimci kimliği de bulunan Ece, genç mimar adaylarına mentorluk yaparak kariyerlerine yön vermelerine yardımcı oluyordu.
Ece Gürel, 12 Ekim tarihinde Belgrad Ormanı'nda yürüyüşe çıkarak kayboldu. Ailesi, Ece'nin uzun bir süre geri dönmemesi üzerine vakit kaybetmeden durumu yetkililere bildirdi. İlk günden itibaren, İstanbul Emniyet Müdürlüğü ve AFAD ekibi, Belgrad Ormanı'nda geniş çaplı bir arama çalışması başlattı. Sosyal medya üzerinden de kampanyalar oluşturularak pek çok gönüllü, kaybolan Ece’yi bulmak için bölgeye gitti. 4 gün boyunca devam eden arama çalışmaları, yerel halkın ve takipçilerin desteğiyle daha da güçlendi. Ne yazık ki, Ece’nin cansız bedeni, 16 Ekim’de Belgrad Ormanı’nda bulundu. Olay, birçok kişiyi derinden etkiledi ve Ece’nin ailesi için yıkıcı oldu.
Belgrad Ormanı, doğasıyla ünlü bir bölge olmasıyla birlikte, kaybolma vakalarının sıkça yaşandığı bir alan olarak biliniyor. Ece Gürel’in kaybolduğu gün havanın kötüleşmesi, arama çalışmalarını zorlaştırdı. Yetkililer, bu tür durumlarda doğanın tehlikelerine karşı daha dikkatli olunması gerektiğini vurguladı. Özellikle bu gibi doğa yürüyüşlerinde yalnız çıkılmaması, grup halinde hareket etmenin önemini belirttiler. Gürel’in trajik kaybı, toplumsal duyarlılığı artırmış durumda. İnsanların doğa yürüyüşlerine nasıl hazırlanması gerektiği ve güvenlik önlemleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaları gerektiği konusunda çağrılar yapılmaya başlandı.
Ece Gürel’in hastanede vefat etmesi, sağlık durumu ile ilgili tartışmaları da gündeme getirdi. Hızla hastaneye kaldırılan Gürel'ün, yaşam mücadelesi sadece 24 saat sürdü. Olay sonrası pek çok kişi, sağlık sisteminin işleyişini ve bu tür durumlara nasıl müdahale edilmesi gerektiğini sorgulamaya başladı. Bunun yanı sıra Ece'nin mirası, genç mimar adayları için hala yol gösterici olmaya devam edecektir. Onun projeleri, çevresel sürdürülebilirlik temalarına öncelik verdiği için genç mimarlar arasında önemli bir referans noktası olmuştur.
Ece Gürel'in anısına yönelik etkinlikler, sosyal medya üzerinden düzenlenmeye başlandı. Mimarlar ve mimarlık öğrencileri, Ece'nin ismini yaşatmak amacıyla anlamlı paylaşımlar yapıyor. Hem kişisel hem de mesleki başarılarıyla tanınan Gürel, genç nesillere ilham vermeye devam edecek. Yalnızca mimari alanında değil, aynı zamanda yaşam tarzı ve sosyal düşünceleriyle de geniş bir kitleye ulaşan Gürel, bu şekilde anılmaya hak kazanmış durumda. Ece Gürel, geride bıraktığı eserlerle ve daima doğa ile iç içe olan yaşam tarzıyla hatırlanacak. Herkesin kalbinde özel bir yer edinen Ece, yalnızca bir mimar değil, aynı zamanda doğayı korumayı ilke edinmiş bir dünya insanıydı.
Bu trajik olayın ardından, Belgrad Ormanı’nda kaybolma vakalarının önlenmesi için farklı önlemler üzerinde düşünülmeye başlandı. Doğa yürüyüşlerine çıkacak olan bireylerin eğitim alması, güvenlik ekiplerinin etkinliğinin artırılması gibi konular gündem olmaya başladı. Ece Gürel’in hayatını kaybetmesi, sadece bir kaybın ötesinde, aynı zamanda doğayla olan ilişkimizi gözden geçirmemiz için bir fırsat sunuyor. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması umuduyla, doğa ilişkimizin ne kadar önemli olduğu konusunda farkındalık yaratmak hepimizin görevi.