Hayatın getirdiği zorluklar karşısında yaşlılık, insanların sıkça düşündüğü bir konudur. 100 yaşında olmak, sadece uzun bir ömür değil, aynı zamanda sağlıklı bir yaşamın da bir göstergesi olarak algılanmaktadır. Ancak, bu iki kadın söz konusu olduğunda, bu algılar tamamen değişiyor. Onlar, sağlıklı ve uzun bir yaşam sürdürmek için genellikle bilinen diyet ve egzersiz kurallarının aslında o kadar da öncelikli olmadığını savunuyorlar. İşte, Türkiye’nin dört bir yanından gelen ilginç yaşam hikayeleriyle dolu, bu ilham verici iki kadın ve onların sırları!
İlk olarak tanıdığımız kadınlardan biri, 100 yaşındaki Ayşe Hanım. Ayşe Hanım, hayatının büyük bir kısmını İstanbullulara ilham vererek geçirdi. Onun sağlıklı yaşama dair en önemli sırlarından biri, insan ilişkilerini ne kadar önemsediği. “Aile ve dostluk, yaşamın temel taşlarıdır,” diyen Ayşe Hanım, her gün tek bir dönem arkadaşını arayarak veya onlarla kahve içerek bağlantılarını güçlendirdiğini belirtti. “İnsanın yalnız kalması, yaşamın tadını kaçırır. Bu yüzden, birlikte vakit geçirmek ve sevdiklerinle iyi anılar biriktirmek en büyük mutluluktur.”
İkinci sır, Ayşe Hanım'ın olumlu düşünme alışkanlıkları. “Günlük olarak kendime pozitif şeyler hatırlatırım. Küçük mutluluklar peşindeyim; bir çiçek açmışsa onu seyrederim, gökyüzü güzelse hayran olurum,” şeklinde ifade eden Ayşe Hanım, stresin ömür kısaltan bir faktör olduğunu vurguladı. Olumlu düşünmek, sağlıklı bir zihne yol açıyor ve bu da uzun yaşamın kapılarını aralıyor.
İkinci kadın ise, 100 yaşındaki Zeynep Hanım. Zeynep Hanım, spor salonlarına gitmeyi bir yaşam tarzı olarak görmüyor. Bunun yerine, sırlarının doğayla olan derin bağlantısından geldiğine inanıyor. “Her gün bahçemde vakit geçiriyorum; bitkilerle ilgilenmek, toprağa dokunmak bana huzur veriyor,” diyor Zeynep Hanım. Dışarıda vakit geçirmek esasen onu hem ruhsal hem de fiziksel olarak canlı tutan bir faktör. “İnsanların genellikle egzersiz yaparkenki ciddiyetlerini sevmiyorum. Harekete geçmenin mutluluğunu, doğanın içinde bulmalısınız,” diyerek, sporun sıkıcı bir zorunluluk değil, keyif alınacak bir aktivite olabileceğini vurguluyor.
Zeynep Hanım, ayrıca sağlıklı bir yaşamda yeme alışkanlıklarının da önemli olduğunu kabul ediyor ama bunun kesin kurallar olmadığını belirtiyor. “Benim için en önemli şey, taze ve yerel ürün tüketmektir. Aile büyüklerimden öğrendiğim lezzetli tariflerle sağlıklı yemekler yaparım. Ama her şeyden önemlisi, yediğimi huzur içinde yiyor olmamdır,” diyor. Bu yaklaşım, sadece fizyolojik olarak değil, psikolojik anlamda da olumlu bir etki yaratıyor.
Uzun yaşamın anahtarı olduğu anlaşılan bu iki kadının hayat hikayeleri, birçok insanın sıkı bir diyet ve egzersiz programı uygularken göz ardı ettiği unsurları yeniden düşünmesini sağlıyor. İlişkilerin, sevginin ve doğayla olan bağın, sağlıklı bir yaşamda çok büyük etkileri olduğu bir kez daha gözler önüne seriliyor. “Hayatta mutluluğun ve sağlığın sırrını arıyorsanız, belki de en önce sevdiklerinizle bir araya gelmekten başlamalısınız,” diyor Zeynep Hanım. İster İstanbul’un gürültüsünde, ister Anadolu’nun dingin köylerinde olsun, bu iki kadının mesajı net: Sağlıklı bir yaşamda asıl olan, insanlık halleriyle huzuru bir arada yakalayabilmek.
Kısacası, diyet ve egzersiz sıradan yasaklar gibi algılanabilir, ancak Ayşe ve Zeynep Hanım'a göre, gerçek yaşamın sırrı kayıtsız bir yaşama sevgisi, sevdiklerinizle ilişkiler ve doğayla özdeşleşmektir. Uzun yaşamı arayanlara, bu kadınların samimi ve ilham verici hikayeleri çok şey katabilir.